BENİM DE SÖYLEYECEK BİRŞEYLERİM VAR...

ANASAYFA

PROFİL

CV

FOTOĞRAFLARIM

VİDEOLARIM

YAZDIKLARIM

ÇİZDİKLERİM

İLETİŞİM


Resim Yüklenemedi...



Assos

Küçük bir şehirden kaçış hikayesi. Çok uzakta olmayan, biraz deniz, bir uyku bir tatil için aklımıza Assos geldi. İşin içine de biraz kültür turizmi ekledik ve güzel kısa bir tatil çıktı sonuçta.

Pazartesi sabahı ilk feribotla Yenikapı'dan Bandırma'ya geçtik. Bandırma'dan sonrası Assos'a kadar yaklaşık 280km. Çanakkale'de kahvaltı molası verilerek arabayla yaklaşık 1 saatlik mola dahil toplamda 4 saatte Assos'a ulaşılıyor.

Bandırma Çanakkale yaklaşık 190km, Çanakkale Assos'da 90km civarında.

Saat 13:30 civarlarında otele giriş yapıldıktan sonra havuz kenarında deniz anası misalı gölgede dinlenerek akşam yemeği vaktine kadar zaman öldürdük. Midilli adasına bakan manzara eşliğinde akşam yemeğimizi yedikten sonra, otelin iskelesinin üzerindeki yastıklarda ayın yükselişini seyrettik.

Ertesi güne erkenden kalkarak Assos'un kültürel güzelliklerini görmeye adadık. Arabayla yaklaşık 7km mesafedeki Kale ve Athena tapınağına doğru yola çıktık. Kalenin altına arabayı park ettikten sonra Behram'ın taş sokaklarında tapınağa doğru çıkmaya başladık.

Eski taş binalar, anladığım kadarıyla restorasyonla orjinal yapıları korunarak bugünlere kadar gelmiş.

Kaleye doğru çıkan yolda sağlı sollu evlerinin önüne dükkanlarını açmış yerel halk, küçük hediyelik eşyalar, hatıralıklar ve nane, kekik satıyorlar.

Yolun sonunda kalenin girişine ulaşıyorsunuz.

Müze Kart sahibi olmamız da Assos'a nasipmiş. Kendi aramızda Truva'ya gitmekten de bahsederken kulak misafiri olan Müze Görevlisinin "Burada bilet 5TL, Truva'da 15TL, onun yerine Müze Kart alın" demesiyle, 20TL vererek bir sene geçerli olan Müze Kartlarımızı aldık. O kadar kolay da oldu ki, nüfus cüzdanlarımızı verdik ve iki dakika içinde üzerinde bilgilerimiz olan ve nüfus cüzdanındaki resmin sağ üst köşeden bize gülümsediği Müze Kartlarımızı almıştık bile. Bakalım bu kartları bu sene içerisinde maksimum da kullanabilecek miyiz?

Girer girmez karşımıza kalenin kalıntıları ve iki büyük su sarnıcı çıkıyor.

Buradan yolu takip ederek Athena Tapınağına doğru çıkıyoruz. Çok uzun bir yol değil, yamacın etrafnda dolaşan kısa toprak bir yol. Kişisel not: Buraya gidecekler varsa bu gezi sırasında kesinlikle sandalet vs. gibi ayakkabılar yerine spor ayakkabı giymenizi tavsiye ederim.

Tapınağa doğru giderken orada çalışan arkeologların yapmakta oldukları kazılara da şahit oluyorsunuz.

Tapınağın ufak bir modeli yapılmış ve hemen tapınağın altına koymuşlar.

Ve birazcık daha çıktıktan sonra Athena Tapınağından geri kalanlarla karşılaşıyorsunuz. Sadece giriş kısmındaki birkaç sütünun ayakta duruyor olmasına rağmen gerçekten insanı etkiliyor.

Burada ateş yakarak ayin yapıyorlarmış.

Ayakta duran sütunların yanısıra tapınağın yanlarında bir sürü sütun parçaları var. Dediğim gibi kazı çalışmaları da halen devam ediyor. Bu noktadan manzara ise inanılmaz.

Aynı yoldan aşağı inerek müzeye giriş yaptığımız yerden çıktık ve taş döşeme yoldan aşağıya doğru geri indik. Yolda iki sincapla karşılaştık. Anlaşılan insanlara o kadar alışmışlar ki bu kadar yakınlaşıp fotoğraf çekmeme aldırmadı bile.

Tekrar arabaya binip Assos antik tiyatronun yolunu tuttuk. Aslında antik tiyatro tapınağın hemen aşağısında, deniz kenarıyla tapınak arasında bir yerlerde kalıyor. Deniz kenarında da eski liman var. Antik tiyatroda çeşitli kısımlarında yapılan restorasyonlarla günümüze kadar gelmiş, hatta kimi yerlerde toprak kaymalarından oluşmuş deformasyonları taş basamaklar ve oturma yerlerinde görebiliyorsunuz.

Antik tiyatroyu gezdikten ve panolardaki bilgileri okuduktan sonra, eski limana indik. Daracık sokaklar ve eski yapısı korunmuş binalar. Açıkçası çok fazla dolaşma fırsatımız olmadı burada. Deniz kenarında restoranlar masaları koymuşlar ve Ege denizine nazır balık yemek isteyenleri cezbeden bir yer olmuş.

Buradan otelimize geri dönerken kalenin hemen altındaki Aristo heykelinin yanında fotoğraf çekmeden olmaz tabii ki.

Buradan geçerken dikkat edin. Köyden yaşlı bir teyze adeta kendini arabaların önüne atarak durduruyor sizi ve "Gelinimin çeyizinden bozdum" diyerek elindeki heybe, el işlemeleri gibi şeyleri satmaya çalışıyor. Teyzeden birşeyler alsanız bile 5 dakika sonra aynı yerden geçseniz de sizi tanımayacaktır ve tekrar birşeyler satmaya çalışacaktır. Aman dikkat!!

Assos'daki kültürel gezintimizi burada noktaladık ve otele geri döndük. O günün kalanı deniz, şemsiye altı gölgelik alan arasında geçti.

Akşam yemeğinden sonra ise bilimum otel ve pansiyonun sıralandığı koyda yürüyüşe çıktık. Buraya gelmek isteyenler bence kafasında dans, müzik, sabahlara kadar eğlence gibi bir fikirler gelmesinler, burası onun aksine kafamı dinleyeyim, biraz yüzeyim biraz da deniz anası misali kumsalda yatayım diye düşünenlerin gelmesi gereken bir yer. Gece yürüyüşümüz esnasında da Hunter's Club adında ki otelin restoranına uğradık ve orada canlı müzik eşliğinde Türk kahvelerimizi içtik. Boynunda mızıkası elinde gitarı hepimizin bildiği ve eşlik ettiği melodileri çaldı orta yaşlı müzisyen.

Perşembe günü otelden ayrıldıktan sonra hedefimiz Truva'ydı ve tabii ki Müze Kartlarımızı amorte edebilmek.

Truva'ya girdiğiniz de meşhur Truva atıyla karşılaşıyorsunuz. Tabii ki bu Homeros'un destanında bahsettiği atın 1975'de yapılan bir yansıması.

Atın içine tırmanarak Truva kale duvarlarını aşmaya çalışan askerlerin yerine koymaya da çalışabilirsiniz kendinizi de...

Truva 9 farklı kattan oluşuyor. MÖ 3500 yılından MS 85 yıllarına kadar o bölgede yaşayan farklı medeniyetlerin kat kat oluşturdukları yapıların kalıntıları arasında dolaşıyorsunuz.

Tur eşliğinde dolaşmanızı tavsiye ederim.

Truva'yı da gezdikten sonra tekrar yola konulur, Gelibolu'da çay molası, Bandırma feribot iskelesi önü araba kullanma fasılası son bulur.

Temkinli davranmanın neticesinde 21:30'da ki feribot beklenirken, Bandırma'nın içeriside gezilerek hem zaman öldürülür hem de Bandırma hakkında biraz bilgi edinilir.

Sonrası feribot, Yenikapı ve ev...

Ve bir tatilin daha sonu. Elimizde kalanlar ise kale, tapınak ve tiyatroyu gezerken kollarımızda ve bacaklarımızda oluşan güneş yanakları, fotoğraflar ve edindiğimiz bilgiler.

Gitmeyi düşünenler varsa kesinlikle tavsiye ederim...

Yorumlar:

Feyza germrc tarafından yapılan yorumun tarihi: 9/25/2011 7:37:29 AM
Faydali bilgier aktarmissin.cok bête dim. Antik yerlesimler hakkinda biraz daha ayrinti ekliyebilirsin.


Gülser Yumlu tarafından yapılan yorumun tarihi: 8/31/2011 7:00:15 AM
Çok güzel anlatmışsın, gitmiş kadar oldum. Ayrıca Çanakkale benim doğduğum il.